Bu yıl, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yılı. İki ülke arasındaki bu uzun süreli ilişki, tarihin karmaşık dokusunu yansıtıyor. Özellikle son yıllarda jeopolitik gelişmeler ve bölgesel dinamiklerin etkisiyle, Rusya-Türkiye ilişkileri farklı bir boyut kazanmış durumda. Diplomatik ilişkilerin tarihi kökleri, savaşlar, barış antlaşmaları ve karşılıklı ekonomik iş birliği ile şekillenirken, günümüzde iki ülkenin de çıkarları doğrultusunda bir denge oluşturmaya çalıştığı gözlemleniyor.
Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kökleri, 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk olarak 1711’de imzalanan Prut Antlaşması ile başlatılan diplomatik temaslar, zamanla iki ülke arasında çeşitli askerî ve ekonomik anlaşmaların imzalanmasına zemin hazırlamıştır. İki ülke arasındaki ilişkiler, özellikle 20. yüzyılda, Soğuk Savaş dönemiyle birlikte çeşitli değişimlere uğramış ve karşılıklı etkileşim farklı boyutlar kazanmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında ise, yeni bir döneme girilmiş ve Türkiye, bağımsız Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerini artırmaya yönelik politikalar geliştirmiştir.
Son yıllarda, Türkiye ve Rusya arasında enerji, güvenlik ve ticaret alanlarında yoğunlaşan iş birliği, iki ülkenin stratejik ortaklar olarak yeniden konumlanmalarına yol açmıştır. Özellikle enerji kaynakları ve doğalgaz boru hatları gibi konularda iş birliği, her iki ülkede de ekonomik büyümeyi desteklerken, uluslararası müzakerelerde daha güçlü bir konum elde etmelerine de yardımcı olmaktadır.
2020’li yıllara girerken, Suriye Krizi, Karadeniz güvenliği, Libya ve Dağlık Karabağ gibi meseleler, Türkiye-Rusya ilişkilerini doğrudan etkilemiştir. Bu bağlamda, iki ülkenin farklı siyasi ve askeri stratejileri ortaya çıkmakla birlikte, her iki taraf da ilişkilerini dengede tutmaya çalışmaktadır. Son dönemde yapılan görüşmeler ve ikili anlaşmalar, iki ülkedeki liderlerin diplomatik kanalları sürekli açık tutma isteğini göstermektedir. Bu da, ilişkilerin geleceği açısından önemli bir umuttur.
Türkiye ve Rusya'nın ilişkilerindeki bu dengeli yaklaşım, ortadoğu ve çevresindeki çatışmaların çözümü açısından da Avrupa ve Asya arasındaki diplomatik hassasiyetleri titizlikle dengelemektedir. Dış politikada karşı karşıya gelmek yerine, her iki ülke de karşılıklı yarar sağlayacak bir ilişki kurma çabaları içinde yer almaktadır. Özellikle enerji, ticaret ve güvenlik alanında yürütülen iş birliği, yalnızca iki ülkenin değil, bölgedeki diğer aktörlerin de dikkatini çekmektedir.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin istikrarı, her iki ülkenin de uluslararası sistemdeki konumunu etkilemektedir. Global çapta yaşanan gerginlikler, bu ikili ilişkilerde bir artış ya da azalma yaratma potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla, her iki ülkenin güç dengelerini koruma çabaları içerisinde nasıl bir yol izleyecekleri, gelecek dönemde dikkatle takip edilmesi gereken bir konu olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkiler, 105 yıllık tarihinde birçok farklı aşamadan geçmiş ve günümüzde de birçok tartışmalı konu etrafında şekillenmeye devam etmiştir. Bu geçmiş, her iki ülkenin kültürel, tarihsel ve ekonomik bağlarını güçlendirerek, geleceğe yönelik stratejik bir ortaklık geliştirmelerine olanak sağlamaktadır. Diplomatik ilişkilerin derin tarihi ve geleceğin belirsizlikleri arasında, Türkiye ve Rusya'nın arasındaki bu denge, yalnızca iki ülke için değil, tüm dünya için de önemli bir gösterge olacaktır.