Modern yaşamın getirdiği zorluklar karşısında ailelerin bir arada yaşama kültürü sıkça gölgede kalıyor. Ancak, bazı aileler kendi evlerinde kalma mücadelesi veriyor ve bu durum dikkat çekici bir direnişe dönüşebiliyor. Son günlerde bir dede ve torunları, bulundukları evi terk etmeleri için kendilerine yapılan tahliye tebliğlerine karşı koyarak, toplumsal dayanışmanın örneğini sergiliyorlar. Bu olay, sadece ailenin hikayesini değil, aynı zamanda ülke genelinde artan evsizlik ve emlak krizine dair derin bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Dede, 70 yaşındaki Ali Dede, yıllardır yaşadığı evinin tahliye edilme tehdidiyle karşı karşıya kalması üzerine torunlarıyla birlikte sokaklarda buluşarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Ali Dede, “Bu ev bizim yuvamız, burada güzel anılar biriktirdik. Kolayca terk edemem, bu ev benim yaşamımın bir parçası,” diyerek hislerini ifade etti. Torunları, dedelerinin bu mücadelesine destek verdiklerini ve birlikte hareket etmenin kendilerine güç kazandırdığını belirtiyorlar. 16 yaşındaki torunu Ayşe, “Biz burayı ev olarak görüyoruz. Dede, bana buranın değerini her zaman anlattı. Biz de onu korumak için buradayız," diyerek aile bağlarının önemine dikkat çekti.
Türkiye’de son yıllarda emlak fiyatlarının yükselmesi ve kiraların artması ile birlikte, pek çok aile maddi zorluklar yaşamaya başladı. Kiracılar, bazen hiçbir sebep olmaksızın ev sahiplerinin tahliye talepleriyle karşılaşabiliyor. Bu durum aileleri zor bir kararla yüz yüze getiriyor: ya evden çıkacaklar ya da mahkeme süreçleriyle uğraşacaklar. Dede ve torunları da benzer bir tehdit ile karşı karşıya kaldı. Efsaneleşmiş mahalli bir emlakçı, bu durumdan faydalanarak taşınmazın değeri üzerinden büyük kazançlar elde etmeye çalışıyor. Ancak, bu durum Ali Dede’nin ailesinin direnişi ile karşılık buluyor.
Direnişin etkisi ise sosyal medya platformları ve yerel basında geniş yankı bulmaya başladı. Aile, durumu kamuoyuna duyurarak çıkarı olduğu değerlendirilen emlak stratejilerinin ardındaki güçlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Ünlü sosyal medya fenomenleri ve aktivist gruplar da Ali Dede ve torunlarının haklı mücadelelerine destek vermeye yönlendiriyor. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, daha geniş bir toplumsal tepki oluşturma potansiyeline sahip.
Sonuç olarak, dede ve torunlarının yaşadığı bu direniş, sadece kendi hikayeleriyle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda daha geniş bir toplumsal soruna dikkat çekiyor. Kriz halindeki emlak piyasası, insanların yaşamlarını nasıl etkilediğini ve aile birliğini nasıl tehdit ettiğini gözler önüne seriyor. Ali Dede ve torunları, yalnızca kendi evleri için değil, benzer durumlarla karşılaşan tüm aileler için bir umut ışığı olmaya devam ediyor.
Tahliye tehdidi altında yaşamaya çalışan aileler, bu mücadeleyi sadece kendileri için değil, emlak krizinin ekseriyetle yaşandığı bir toplumda normalleşmiş gibi görünen sorunlara karşı da seslerini çıkarmak için sürdürüyor.
Bugün, dede ve torunları gibi birçok aile, evlerinin sahibi olmanın yanı sıra, o evlerde bir arada yaşama hakkını savunmak için mücadele veriyor. Bu tür direnişler, Türkiye’nin geleceği açısından son derece kritik bir mesele haline geldi. Ailelerin barınma hakkı, sadece hukuksal bir mesele değil, aynı zamanda yaşadığımız coğrafyada insana ve insani değerlere verilen önemin bir yansıması.