Ramazan ayı geldiğinde, ülkemizdeki birçok şehirde iftar saati yaklaşırken çalınan toplar, bu özel zamanın ruhunu yansıtan gelenekler arasında yer alır. Bilecik'te ise bu geleneği 30 yıldır kesintisiz bir şekilde sürdüren, şehrin anısına kazınmış bir isim bulunuyor. Her akşam, ay takviminde belirlediği saatlerde, kendine ait olan binaların tepe kısmında bulunan minarelerden Ramazan topu atan bu kişi, şehrin hafızasında özel bir yere sahip. Amacı yalnızca iftar saatini duyurmak değil, aynı zamanda Bilecik’in sosyal hayatına da bir renk katmak. Geleneği sürdürdüğü için büyük takdir toplayan bu kişi, bu yıl da maddi bir kar amacı gütmeden, Ramazan'ın manevi atmosferini yaşatmaya devam ediyor.
Ramazan ayı, özellikle İslam kültüründe yardımlaşma ve dayanışma duygularının yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu dönemde halk, iftar saatinin geldiğini duyurmak için çeşitli geleneklerle bu manevi havayı güçlendirir. Bilecik’teki bu gelenek ise, şehrin kültürel kimliğinin bir parçası haline gelmiştir. Ramazan topu, özellikle Ramazan ayının başlamasıyla birlikte cemaate ve özellikle çocuklara büyük bir heyecan verir. Ramazan topunun sesi, insanların gönlünde bu ayın nasıl geçeceğine dair bir ilk sinyal olur.
Bu geleneği yaşatmak, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. 30 yıl boyunca bu sorumluluğu gönüllü olarak üstlenen kişi, Bilecik halkına her akşam farklı bir heyecan yaşatmanın mutluluğunu yaşıyor. Bu süreçte, insanlar toplanıp topların atış saatini beklerken, hem Ramazan ayının manevi iklimini yaşıyor hem de komşuluk ilişkilerini güçlendiriyorlar. Bilecik’in tarihi dokusuyla bütünleşen Ramazan topu geleneği, bölgenin turistik bir cazibe merkezi haline gelmesine de katkıda bulunuyor.
Bilecik'te ramazan topunu atan kişi, sıradan bir gönüllü değil; bu geleneği özümsemiş, halkın sevgisini kazanmış bir simge haline gelmiştir. Kendi imkanlarıyla desteklediği bu gelenek sayesinde birçok insanın yüreğine dokunmuştur. Her yıl Ramazan ayı içinde düzenlediği etkinliklerle, genç nesillere de bu geleneği aktararak, oruç tutmanın ve iftar saati geleneğinin önemini vurgulamaktadır. Kendi deyimiyle, bu geleneği yaşatmak sadece bir geleneksel alışkanlık değil, aynı zamanda bir hayat biçimi haline gelmiştir.
İşinin maddi bir karşılığı olmadan, sadece inancı ve sevgiyle bunu sürdürmek, Bilecik halkından büyük bir takdir toplamasını sağlamıştır. Topun atılmasıyla birlikte cami hoparlöründen yankılanan ses, tüm şehirde sevinçle karşılanıyor. Bu durumu anlatan bu kahraman, “İftar saati geldi,” diyerek topluma bir çağrıda bulunma amacını taşımaktadır. Ramazan boyunca düzenlenen bu geleneksel etkinlik, yerel halk tarafından sıcak karşılanmakla kalmıyor, aynı zamanda şehir dışından gelenlere de misafirperverlik örneği sunuyor. Bilecik'in bu değerli geleneği, şehir halkının Ramazan ayının getirdiği bereketi paylaşmasını ve birlikte olmanın değerini anlamasını sağlıyor.
Geride bıraktığı 30 yılda, ramazan topu atan bu kişinin hikayesi, yalnızca bir gelenek değil, aynı zamanda insanlara umut ve mutluluk taşıyan bir olgudur. Hedefi sadece geleneği yaşatmak değil, aynı zamanda Bilecik’in kültürel zenginliğini daha geniş kitlelere ulaştırmak olan bu kişi, Ramazan ayında Bilecik’in ruhunu temsil ediyor. Onun bu özverili çabası, bu geleneğin gelecek nesillere aktarılmasında da oldukça önemli bir rol oynuyor.
Sonuç olarak, Bilecik’te ramazan topu geleneğini 30 yıldır ücretsiz olarak yaşatan bu kahraman, sadece yerel değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde de dikkat çeken bir başarı öyküsüdür. Onun bu fedakarlığı, toplumların kültürel miraslarını korumanın ve yaşatmanın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu Ramazan ayında ona destek vermek ve geleneği yaşatmak için Bilecik halkı olarak hep beraber hareket etmek, bu güzel geleneği sürdürmek hepimizin görevidir.